ÇÖL DÜŞÜNCELERİ
Giriş :Kendi yaşamımda gördüğüm bir şey var ki Tanrı’nın sözünde yaşam vardır. Ben iman ettikten sonra Tanrı’nın beni kendisine hizmet etmek için çağırdığını anladım. Ama bu çağrıyı aldığım zaman yaşamımda değişmesi gereken çok şey vardı. Tanrı sözünü öğrenmem lazımdı, bir Mesih imanlısı olarak büyümem gerekiyordu, ama yeterince büyümemiştim bu yüzden Rab’bin beni kullanmayacağını düşünüyordum. Fakat Rab’bi seviyordum. Ve O benim yüreğimi gördü. İnanıyorum ki aranızdan belki çok kişi benim gibi düşünüyordur. Doğal olarak, baktığımızda kendimizi daha büyümemiş gördüğümüz için Tanrı beni nasıl kullanabilir diye sorabiliriz.
İlk iman ettiğim dönemlerde Ben de aynı şekilde hissettim. Fakat Tanrı yüreğinize bir şey koyduysa, yüreğinize bir amaç koyduysa sizden beklediği şey sadece bu amaca doğru yürümenizdir. Doğal halinize bakmamalısınız. Çünkü doğal olarak zayıfsınız kendinizi yetersiz göreceksiniz. Fakat şunu unutmayın Tanrı dünyanın zayıf ve saçma gördüğü şeyleri kullanır. Tanrı diğer insanların bir kenara ittiklerinin kullanır (İncil’den örnekler: Amos, Petrus, Matta).
Fakat Tanrı yüreklere bakıyor, çünkü dünyanın bir kenara ittiklerini alacağını biliyordu. Ve bunu kendi yüceliği için kullanabilirdi. İmanlı olalı yedi yıl oldu. Ve bu zaman içersinde Tanrı beni çok kullandı. Bir çok kişiye müjdeyi vermem için kullandı. Ben O’nun sözünü duymaya bile layık değilken Rab beni sözünü duyurmak için atadı. Zor durumda olan imalıları teşvik etmem için ve yüreklendirmem için kullandı. Topluluğunun daha çok gelişmesi ve büyümesi için kullandı.
İnsanların çoğu Tanrı’nın vermek istediklerini almak istiyorlar.Ama Tanrı’nın, onların olmalarını gerektirdiği gibi olmak istemiyorlar. Bu ikisi bağlantılı. Tanrı’nın sizin için hazırladığı çok büyük bereketler var. Tanrı’nın sizin yaşamınız için bir amacı bir isteği var. Fakat büyümemiz lazım. Olgunlaşmamız ve Mesih gibi olmamız lazım. Sizlere paylaşacağım bu haftaki konu, “Çöl Düşünceleri”dir. Bunlar İsrailoğulları’nın on bir günlük yolu nasıl kırk yılda aldığını açıklıyor.riş için
İsrail halkı Mısır’da köle idi. Tanrı onlara bir kurtarıcı göndererek kölelikten kurtardı. Ve vaat edilen topraklara yöneldiler. Ama çölden geçmeleri gerekiyordu. Aynı şekilde bizimde vaadedilen topraklara ulaşmamız için çölden geçmemiz gerekiyor. Çöl, büyüyüp olgunlaşmamız gereken yerdir. Çölde nasıl davrandığımız vaadedilen topraklara nasıl ulaşacağımızın göstergesidir. Vaadedilen topraklara yöneldikleri için İsrailoğulları çok heyecanlı idiler, fakat çölde nasıl yaşamaları ve nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyorlardı.
Bakacağımız ilk ayet, Tesniye 1:2. “Horev’den Seir Dağı yoluyla Kadeş-Barnea’ya gitmek on bir gün sürer.” Oysa İsrail’in bu bölgenin ötesine geçmesi kırk yıl aldı. Bu çok şaşırtıcı bir ayet. Çünkü Tanrı, İsrailoğulları’na önlerinde on bir günlük bir yol olduğunu söylüyor, fakat İsrailoğulları bu yolu tam kırk yılda aldılar. Çölde başıboş bir şekilde kırk yıl dolaştılar.
Aslında bunu çok iyi anlayabiliyorum. Kendi iman yaşamıma baktığım zaman, bir yere ulaşmamın gereğinden çok zaman aldığını gördüm. Ve bunu çok hissettim. Rab’bi çok seviyor ve O’nun isteklerini yapmayı çok istiyordum. Hayatımda sorunlar ve problemler yaşamak istemiyordum ama çok zaman bunlarla uğraşmak zorunda kaldım.
Çoğu zaman Kutsal Kitap’ı okuduğumda, İsrailoğulları’nın Tanrı ile ilişkisini gördüğüm zaman onlara kızıyordum. Fakat daha sonra kendimin de İsrailoğulları gibi olduğunu fark ettim. “Tanrım niçin bunlardan kurtulmam çok zaman alıyor” dedim. Tanrı’nın olmamı istediği yerde olmak istiyordum. Ancak bu benim için kolay değildi.
Ama Tanrı bana bunu gösterdi, İsrailoğulları kırk yıl çölde dolaştılar. Nedeni ise düşmanları çok olduğu için değil, tutum, davranış ve düşünceleri yüzünden. İsrailoğulları’nda çöl zihniyeti vardı. Çöl anlayışı ve yanlış tutumları onları kırk yıl çölde tuttu.
Şimdi bunlardan bahsedeceğim. Bizi çölde tutan tutum, davranış ve düşüncelerimizden… Biliyorsunuz düşüncelerimiz çok çok çok önemli. Eğer iman hayatımızın doğru olmasını istiyorsak doğru düşünmeliyiz. Bir ayete bakalım, Tesniye 1:6.“Tanrımız RAB Horev’de bize, ‘Bu dağda yeteri kadar kaldınız’ dedi,” Eminim pek çoğunuz da böyle düşünüyor. Bulunduğunuz yerde yeterince durdunuz. Belki yeterince ilerleyemediğiniz için teşviğiniz şuan da kırılmış durumda. Fakat kardeşlerim teşviğiniz kırılmasın. Çünkü Tanrı bizlere karşı, bizim kendimize olduğundan daha sabırlı yaklaşmaktadır.
Tanrı beni hizmetine çağırdığında olgunlaşmamın ve bu çöl zihniyetlerinden kurtulmamın ne kadar zaman alacağını biliyordu. Çünkü o sonucu en baştan daha olmadan bilir. Bu yüzden Tanrı sizlerle de çalışmaya hazır, Tanrı’nın sizden asla vazgeçmeyeceğini bildiğiniz sürece. Belki bu dağda çok uzun süre kaldınız fakat bugün ilerleme günü, bugün davranışınızı ve düşüncelerinizi değiştirme günü. Artık beklememelisiniz. Tanrı sözü kurtuluş günü bugündür diyor.
Koloseliler 3:1-2. “1 Mesih’le birlikte dirildiğinize göre, gökteki değerlerin ardından gidin. Mesih orada, Tanrı’nın sağında oturuyor. 2 Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün.” Yani yaşamaya çağrıldığınız iyi yaşamı sürdürmek istiyorsanız o zaman zihninizde gökteki değerleri düşünmelisiniz. Yeryüzündekileri değil. Göktekileri düşünmek dediğimizde cenneti düşünmeyi kastetmiyoruz, gökteki şeyleri düşünmek doğru şeyleri düşünmek demektir. Kutsal Kitap, (Romalılar 12:2)“Bu çağın gidişine uymayın; Tanrı’nın iyi, hoş ve mükemmel isteğinin ne olduğunu ayırt etmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin.” bu ayette düşüncelerimizin Tanrı’nın sözü aracılığıyla tamamen yenileceğini öğretir.
Örneğin, hayatımda çok uzun yıllar boyunca nasıl yanlış düşündüğümü öğrendim. Mesih’i kurtarıcınız olarak kabul etmeden önce kaç yıl geçirdiniz? İşte bütün bu yıllar boyunca nasıl yanlış düşündüğünüzü öğrendiniz. Yanlış olan düşüncelerin ne olduğunu öğrendiniz. Şuan da İsa’yı Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmenize rağmen Kutsal Kitap, düşüncelerinizin yenilenmesi gerektiğini, tamamen değişmesi gerektiğini ve sadece düşüncelerimizin değişmesinden sonra yaşantılarımız için Tanrı’nın mükemmel isteğinin nasıl gerçekleştiğini görmekteyiz.
Kutsal Kitap, davranışlarımızın değişmesi için önce düşüncelerimizin değişmesi gerektiğini söyler. Efesliler 4:22-24. “22-23 Buna göre, önceki yaşayışınıza ait olup aldatıcı tutkularla yozlaşan eski yaradılışı üzerinizden atın ve düşünüşünüzün ruhunda yenilenin. 24 Gerçek doğruluk ve kutsallıkta Tanrı’nın benzerliğine göre yaratılmış yeni yaradılışı giyinin.” Yani 22.ayette eski yaratılışı, eski yaratılışla ilgili olanları çıkarıp atmamız gerektiğini, 24.ayette ise yeni yaratılışı giyinmemiz gerektiğini görüyoruz. Yeni yaratılış Tanrı benzerliğindedir. Yeni yaratılış doğruluk ve kutsallıkta yürür. 23.ayet köprü görevini görüyor. 22.ayet bana ne yapmamam; 24.ayet ise ne yapmam gerektiğini gösteriyor. Fakat 23.ayet ise o noktaya nasıl ulaşmam gerektiğini öğretir. 23.ayet şöyle der: “Düşüncede ve ruhta yenilenin.”
Bu sürekli olması gereken birşey, davranışlarımızın her gün yenilenmeye yönelik olması. Şeytan belki size günde yüz defa bunu yapamayacağımızı söyleyecek. Belki yüz defa bir işe yaramadığınızı tekrar tekrar söyleyecek fakat şunu bilmelisiniz ki, bunlar Şeytan’ın aklınıza yerleştirdiği yanlış düşüncelerdir. Gerçek şudur: Tanrı’nın sözü gerçektir. Ve düşüncelerinizi Tanrı sözü ile yenilediğinizde Kutsal Kitap’ın ne dediğini bildiğinizde o zaman Şeytan’ın size söylediği her yalana karşı ruhunuzda ve aklınızda Tanrı sözünden bir bölüm ortaya çıkacak, ve bu yalana karşı savaşacaktır. Fakat insanlar Tanrı sözünü bilene kadar Şeytan onlara ne kadar yalan söylerse onlarda o kadar Şeytan’ın bu sözlerine inanacaklar. ( Yuhanna 5;24 ve çocuk örneği “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.”)
Şeytan’a karşı Tanrı sözüyle savaştığınızda o sizi mağlûp edemez. Size şunu öneririm, düşüncelerinizin bir envanterini çıkarın. Eğer çölde çok uzun zamandır yaşadığınızı düşünüyorsanız, hizmetinizin gelişmediğini, problemlerinizi aşamadığınızı düşünüp, “Tanrım bu daha ne kadar sürecek” diyorsanız bu yolculuğu yaparken düşüncelerinizi olumlu ve iyi olmasına dikkat edin. Olgunlaşmak için hepimizin çölden geçmesi gerekir ama orada yaşamak zorunda değiliz. Çabuk bir yolculuk yapabiliriz. Çöl, bizim içimizdedir.
İsa Yuhanna 7:38’de şöyle dedi: “İçinizden diri su ırmakları akacaktır.” İçimden yaşam çıkması lazım. Fakat içim kuru, mutsuz ve bıkkınsa, eğer iç yaşamım bir çölse, düşünce yaşamım bir çölse, tavır ve tutumlarım bir çölse o zaman çölde yaşıyorum demektir. Sık sık, kendimizi nasıl dışarıya yansıttığımızla içimizde yaşadığımız şeyin aynı olmadığını görürüz. Bu yüzden iç yaşamımız hakkında daima düşünmeliyiz. İçinde neler olup bitiyor? İşte bu çölde ne kadar kalacağınızı belirleyecektir. Şimdi hep birlikte içimizdeki bu çöl düşüncelerine bakalım.
1. Geleceğim, geçmişime ve şuan ki durumuma bağlıdır :
Bu yanlış bir düşüncedir, yanlış bir tutumdur. Geçmişim kötü şeylerle dolu diye geleceğimin de aynı olacağı anlamına gelmez. Geleceğimizi geçmişimize bağlı kılamayız. İncil der ki: “Bir kişi Mesih’te ise yeni bir yaratıktır. Eski şeyler geçmiş artık her şey yeni olmuştur.” (2.Korintliler 5:17.) “Bir kimse Mesih’te ise, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” Eğer Mesih’te iseniz eski şeyler geçmiştir artık her şey yeni olmuştur. Mesih’te iseniz yeni bir fırsatınız var demektir. Üzerimizden geçmişi silerek ancak Mesih’te ilerleyebiliriz. Muhteşem bir geleceğe, Tanrı’nın sizin için hazırladığı plana doğru…
İsrailliler çölde kırk yıl geçirdiler. Çünkü gelecekleri hakkında olumlu bir beklentileri yoktu. Gelecekle ilgili güzel düşünceleri yoktu. Benim de ilk imanlı olduğum dönemlerde ki düşüncelerim gelecekle ilgili hiç de olumlu değildi. Ama şimdi hayatım çok iyi, hatta harika bile diyebilirim. Fakat ilk iman ettiğim dönemlerde Tanrı’nın benim için yaptığı plana sahip olana dek gerçekleşmedi. Tanrı’nın sizin içinde iyi bir planı var ama ona sahip çıkmalısınız. İsrailoğulları nereye gittiklerini bilmeden çölde dolanıp durdular. Fakat bizler böyle olmamalıyız. Gideceğimizi yönü bilen imanlılar olmalıyız. Başıboş olmamalıyız. Planımız amacımız olmalı ve buna doğru gitmeliyiz. Bitiş çizgisine gelene kadar vazgeçmemeliyiz.
İsrail halkı bir ilerleme göstermedi. Çünkü iman gözüyle bakmadılar. Sadece önlerinde olanı gördüler. Nereden geldiğinizin ötesine bakmalısınız. Şuan da bulunduğunuz yerin ötesine bakmalısınız ve inanmalısınız ki içinizde yaşayan Tanrı sizin aracılığınızla güçlü işler yapabilir. Hepimiz İsa gibi olmak istiyoruz değil mi? O zaman bakalım İsa nasılmış? Yeşaya 11:2-3.
“2 RAB’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu,
Öğüt ve güç ruhu, bilgi ve RAB korkusu ruhu
Onun üzerinde olacak.
3 RAB korkusu hoşuna gidecek.
Gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak,
Kulağıyla işittiğine göre karar vermeyecek”
İsa karar verirken sadece görebildikleriyle ve işittikleriyle değil Kutsal Ruh ile ve Baba ile kara verdi.
İsraillilere ve neden çölde kaldıklarına bir göz atalım. Sayılar 14:1-4’e “1 O gece bütün topluluk yüksek sesle bağrışıp ağladı. 2 Bütün İsrail halkı Musa’yla Harun’a söylendi. Onlara, “Keşke Mısır’da ya da bu çölde ölseydik!” dediler, 3 “RAB neden bizi bu ülkeye götürüyor? Kılıçtan geçirilelim diye mi? Karılarımız, çocuklarımız tutsak edilecek. Mısır’a dönmek bizim için daha iyi değil mi?” 4 Sonra birbirlerine, “Kendimize bir önder seçip Mısır’a dönelim” dediler. ”
kadar okuyacağım ayette onların tutum ve davranışlarına çok dikkat edin. Tavır ve tutumlarının ne kadar olumsuz olduğunu görüyorsunuz. Denenme ve sıkıntılarla her karşılaştıklarında herhangi bir zorluk yaşadıklarında asla övgü kurbanları vermediler. Ve olumlu şeylerde söylemediler. İsrail halkı gün geçtikçe olumsuzlaştı. “Ölseydik daha iyi olur” dediler. “Geldiğimiz yere yani Mısır’a geri dönelim” dediler. Mısır, Şeytan’a olan tutsaklığı ve köleliği simgeler. Pek çok kişi zorluklarla karşılaşınca geri döner.
Fakat bizler bunu yapmamalıyız bu yüzden Tanrı’nın Ruhu içinizde ya! Zor şeyleri yapmamızı sağlar. Mümkün olmayan şeyleri gerçekleştirmemizi sağlar. Çünkü Tanrı ile her şey mümkündür. Zor durumlardayken Kutsal Ruh, esenliğini ve sevincini bize verir. Fakat İsrailoğulları’nın çöldeki hayatına baktığımızda böyle bir denenme ile karşılaştıklarında sık sık başarısız oldular. Şunu bilmeliyiz ki Tanrı bizimle ise asla başarısız olmayız. Ne kadar zor görünürse görünsün üstesinden gelebiliriz. Böylece Tanrı’da daha çok büyürüz.
Sayılar 20:1-5’e “1 İsrail topluluğu birinci ay Zin Çölü’ne vardı, halk Kadeş’te konakladı. Miryam orada öldü ve gömüldü. 2 Ancak topluluk için içecek su yoktu. Halk Musa’yla Harun’a karşı toplandı. 3 Musa’ya, “Keşke kardeşlerimiz RAB’bin önünde öldüğünde biz de ölseydik!” diye çıkıştılar, 4 “RAB’bin topluluğunu neden bu çöle getirdiniz? Biz de hayvanlarımız da ölelim diye mi? 5 Neden bizi bu korkunç yere getirmek için Mısır’dan çıkardınız? Ne tahıl, ne incir, ne üzüm ne de nar var. Üstelik içecek su da yok!” kadar bakalım. Daha önceki okuduğumuz ayetle aynı ama benim size göstermek istediğim şey bu sorunla sürekli karşılaşmaları. Bu sorun onların tavırlarına işlemişti. Herkes ara sıra olumsuzlaşır fakat insanlar her zaman olumsuz ise tutum sorumları var demektir. Ve tutum sorunu olan herkes seviye sorununa da sahiptir. Yani tutumları değişene kadar daha yüksek bir seviyeye çıkamazlar. Kötü tutumlar, bizi geriye çeker ve bizi kölelikte tutmaya devam eder. Bir çok insan iman etmiş ve yeniden doğmuş olabilir; o zaman Tanrı’nın onlar için harika planları var demektir ama hala çölde yaşamaktadırlar. Bunun sebebi yanlış tutum ve düşünceler.
Sayılar 20:3-5. “3 Musa’ya, “Keşke kardeşlerimiz RAB’bin önünde öldüğünde biz de ölseydik!” diye çıkıştılar,
4 “RAB’bin topluluğunu neden bu çöle getirdiniz? Biz de hayvanlarımız da ölelim diye mi? 5 Neden bizi bu korkunç yere getirmek için Mısır’dan çıkardınız? Ne tahıl, ne incir, ne üzüm ne de nar var. Üstelik içecek su da yok!”
Bu ayette şuna dikkat edin: İsrailoğulları, ellerinde olmayan her şeye bakıyorlar ellerinde olanlara ise hiç bakmıyorlar. Çok kişi bu tuzağa düşer. Hepimiz Tanrı’dan muhakkak belirli zamanlarda bereket almışızdır şimdiki probleminiz ne olursa olsun Tanrı sizden ne istiyor biliyor musunuz? O’na güvenmenizi istiyor.
Birkaç ayete daha bakalım, Sayılar 21:4-5. “4 Edom ülkesinin çevresinden geçmek için Kızıldeniz yoluyla Hor Dağı’ndan ayrıldılar. Ama yolda halk sabırsızlandı. 5 Tanrı’dan ve Musa’dan yakınarak, “Çölde ölelim diye mi bizi Mısır’dan çıkardınız?” dediler, “Burada ne ekmek var, ne de su. Ayrıca bu iğrenç yiyecekten de tiksiniyoruz!”
Aynı tavrı burada yine görüyoruz. Yanlış bir tutumumuz varsa zaten bu ağzımızdan çıkar. Man, mucizevi bir şekilde her gün gökten yağan Tanrı’nın gönderdiği bir ekmek idi. İsrailliler, ilk Man ile karşılaştıklarında çok heyecanlanmışlardı. Onlar için bu bir mucize idi. Ve bu ekmek sayesinde Tanrı’nın yüceliğini gördüler ama bu uzun sürmedi. Onları önceleri memnun eden, şaşırtan şeyden artık şikayet etmeye başladılar. Niçin biliyor musunuz? Çünkü yürek tutumları yanlıştı.
Ne zaman bizim de yürek tutumumuz yanlış ise her zaman şikayet edecek bir şeyler buluruz. Yaşantılarımıza olumlu yönden bakmalıyız. Yeşaya 43:18. 18 “Olup bitenlerin üzerinde durmayın, Düşünmeyin eski olayları.”
Bu hepimiz için güzel bir haber. Tanrı diyor ki: “Eskiyi bırakın ve yeniye doğru ilerleyin.” “İşte çevremizi bu denli büyük bir tanıklar bulutu sardığına göre bizde her yükü ve bizi kolayca kuşatan günahı üzerimizden sıyırıp atalım ve önümüze konan yarışı sabırla koşalım. Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı olan İsa’ya dikelim.” İbraniler 12:1-2. “İşte bizi çevreleyen bu denli büyük bir tanıklar kalabalığı olduğuna göre, biz de her yükten ve bizi kolayca kuşatan günahtan sıyrılarak önümüze konan yarışı sabırla koşalım. 2 Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim. O, kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhtaki ölüme katlandı ve Tanrı’nın tahtının sağında oturdu.”
Antalya İncil Kilisesi Pastörü Ramazan Arkan