Düz Mahalle, Belediye Tiyatro Karşısı
+90 (535) 607 41 99

İncil mi İnciller mi?-Tek Mesih’e Dörtlü Tanık

Kutsal Kitap Tanrı Sözüdür

Yeni Antlaşma (normalde İncil diye bildiğimiz semavi kitap), Hristiyan aleminde “İncil’ler” olarak bilinegelen dört bölümle başlar. Bunların her biri İsa Mesih’in yaşamını kaydeder. “İncil” kelimesi, bu şekilde Arapçaya tercume edilen, eski Yunanca “evangelyon” kelimesinden türemiştir. Türkçesi “iyi haber” veya “müjde”dir. Dolayısıyla “İncil”, beklenen Mesih ile ilgili müjdedir. Kitap (ve kapsadığı bölümler) açısından, “İncil” İsa Mesih’le ilgili müjdenin kaydıdır. Bu açıdan “Dört İncil” dediğimiz zaman Yeni Antlaşma kitabının dört bölümünden söz ediyoruz. matta markos luka yuhanna incili matta markos luka yuhanna incili matta markos luka yuhanna incili barnaba tomas incili nedir

Buna karşın birçok etüt ve birçok soruya yol açan önemli farklılıklar gibi görünen değişik ayrıntılar içerir. Örneğin, neden bir yerine dört “İncil” vardır? Neden sadece dört tane vardır?

Bu dört “İncil”, neden bu kadar çok sıklıkla birbirlerine farklılık gösterir hatta birbiriyle çatışıyormuş gibidir? Bu farklılıkları nasıl çözümleyeceğiz? matta markos luka yuhanna incili barnaba tomas incili nedir

Sayın Yüksel gibi bazı Müslümanlar, bu dört “İncil”in Hristiyan papaz ve piskoposlar tarafından insanlarca yazılmış birçok sözde İncil’lerin oluşturduğu çok daha büyük bir koleksiyondan seçildiği suçlamasında bulunurlar (Bkz. Deedat ile Yüksel, sayfa 114-115). Onlara göre, Allah’ın İsa peygambere verdiği ilk “İncil” çok uzun zamandan beri bozulmuş ve kaybedilmişti. Buna “kanıt” olarak Matta, Markos, Luka ve Yuhanna arasındaki birçok farklılığı gösterirler. Ancak bu iddia tamamen temelsizdir. matta markos luka yuhanna incili barnaba tomas incili nedir

Başlangıçtan beri Hristiyan alemi hiçbir zaman dört “İncil”den fazlasını kabul etmemiştir ve bugün elimizdeki “İncil’ler” de bunlardır. İkinci yüzyıldan da önce dört “İncil” geniş bir biçimde Roma İmparatorluğun dört bir bucağına yayılmış ve olduğu gibi okunup öğrenilmişti. Elimizdeki “Dört İncil”in ilk yüzyılda yazıldığı, isimlerini taşıdıkları kişiler tarafından yazıldıkları, Mesih’in yaşamının gerçek kayıtları oldukları ve Kutsal Kitap’lar olarak kendilerine saygı duyulduğuna dair bol bol kanıt vardır. matta markos luka yuhanna incili

Bu tarihsel kanıtlar başka yerlerde çok açık bir biçimde gösterildiklerinden onlara burada değinmeyeceğiz.2 Yine de, bu anlatımları ve onların birbirleriyle olan ilişkisini dürüst bir şekilde incelememiz önemlidir. Bu çalışmada, Tanrı’nın bize tek “İncil”i (yani bir tek Müjde’yi) kusursuz dörtlü bir bildiride vermiş olduğunu göstermeye çalışacağız. “Tanrı’nın Ruhu’nun esiniyle, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İsa hakkındaki müjdeyi değişik bakış açılarından yazdılar. Her “İncil” tek başına, Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’in güçlü bir bildirisi olarak ayakta durmaktadır. Onlarınki aynı zamanda Tanrı’nın tarihteki en mükemmel müdahalesine birlikte yaptıkları bir tanıklıktır.”3 Aralarındaki farklılıklar aslında, Tanrı’nın dikkatli ve amaçlı elini işbaşında gösterir.matta markos luka yuhanna incili

DÖRT PORTRE – TEK İSA

Neden birden fazla “İncil” vardır? Burada iki neden ortaya çıkıyor: matta markos luka yuhanna incili

1) “İncil’ler”deki tanıklık birbirini destekler ve aynı şeyler dört kez tekrar edilerek Mesih’in yaşamının büyük tarihsel gerçeklerini bilmemizi sağlar. Bir mahkemede birçok tanığın tanıklığı sadece bir tanığınkinden daha güvenilir sayılır. Buna karşın tanıklıkları kelimesi kelimesine birbirlerininkine uyuyorsa, birbirleriyle işbirliği yaptıkları şüphesi uyanır. Birbirlerini destekleyen tanıklıklarda aktarılan bilgi aynı olup kullanılan sözlerin birbirlerinden farklı olması tanıkların dürüstlüğünü gösterir. Aynı şekilde, dört “İncil”deki benzerlikler ve farklılıklar da onların gerçeklik ve güvenilirliğinin kanıtıdır. matta markos luka yuhanna incili

2) Her “İncil”, Mesih’i ayrı ve amaçlı bir bakış açısından gösterir. Sıradan bir insanın yaşamının kaydını yaparken, bir biyografici onun sosyal yaşamını, bir diğeri kişisel ya da özel yaşamını ve bir başkası da psikolojik biyografisini yazabilir. Her biri amaçlarına göre, bazı gerçekleri seçip bazı gerçekleri yazılarına katmayabilir. Aynı olayları anlatırken bile, her biri farklı ayrıntıları vurgular. Örneğin, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ele alalım. Onun bir komutan olarak yeteneklerinden söz etmek isteseydim, Çanakkale Savaşından bazı olayları seçerdim. Ona büyük bir sosyal reformcu olarak ilgi duyuyorsam Türkiye Cumhuriyetine ve toplumuna tanıttığı bazı devrimci değişiklikleri seçerdim. Yine, eğer sözcükleri kullanma yeteneğiyle ilgileniyor olsaydım, bazı ünlü sözlerini ve konuşmalarını seçerdim. Biyografide yer alan olayların seçilip düzenlenmesi amacıma bağlı olurdu. Sonunda ortaya çıkan biyografiler birçok bakımdan birbirlerinden farklı olsa da yine de her biri Atatürk’ün tamamen geçerli bir biyografisi olurdu. “İncil’ler” için de durum aynıdır. Her birinin kendi amacı vardır: bu yüzden her biri kaydedilmiş olan gerçekleri kendisine göre seçmiş ve düzenlemiştir” matta markos luka yuhanna incili

Mesih’ini sadece bir değil dört ayrı mercekten görmemize izin veren Tanrı’nın bu planından ölçüsüz bir biçimde yararlanırız. “Birçok iplikten yapılmış bir ip, ipliklerin teker teker kendi kuvvetlerinden daha kuvvetli olduğu gibi, “İncil”in yazarlar tarafından bildirilişi, ayrılığındaki birlik ve birliğindeki ayrılıkla bütün olarak, teker teker kendi tanıklıklarından daha kuvvetlidir.” matta markos luka yuhanna incili

“Dört İncil” bir kişi üzerine dört tanıklıktır. Bunun için bazen bu dört bölüm “Matta’ya göre İncil”, “Markos’a göre İncil”, v.b. şeklinde tanımlanmışlardır. Her portre Mesih’i belirli bir ışığın altında ya da ilişkide açıklamak için dikkatle çizilmiştir. Peki, Mesih’e bu dört bakış nelerdir? İlk yüzyıldan beri, aşağıdaki perspektifler inanlılar arasında genel olarak kabul edilmişlerdir: matta markos luka yuhanna incili

Matta- İbrahim ve Davut’un Oğlu Kral Mesih matta markos luka yuhanna incili

Markos- Büyük İşler Yapan Tanrı’nın Kulu Mesih matta markos luka yuhanna incili

Luka- İnsanların dostu olan Âdem’in Oğlu Mesih matta markos luka yuhanna incili

Yuhanna- Göklerden gelen Tanrı’nın Oğlu Mesih matta markos luka yuhanna incili

Bu konuya biraz daha ayrıntılı olarak eğilelim: Matta İncil’indeki Kutsal Ruh’un amacı bize İsa’yı, Kutsal Yazılar’da vaat edilen Mesih, İbrahim ve Davut’un oğlu, Göklerin Egemenliğinin mirasçısı ve özellikle de Yasa’yı veren Kral olarak göstermektir. matta markos luka yuhanna incili

Markos bölümü bize İsa’yı, Tanrı’nın yetkili Kulu, sabırlı İşçi olarak göstermektedir. Bu nedenle de Mesih’i kanun yapmaktan çok çalışırken, konuşmaktan çok hizmet ederken görüyoruz. matta markos luka yuhanna incili

Luka’da İnsanoğlu olan İsa’nın kayıp insanlara sevecen merhametini ve ilgisini görerek O’nun gerçek insanlığına kendimizi çekilmiş buluyoruz. Burada O’nu sadece İbrahim’in soyu için değil bütün insanlık için gelmiş olan ikinci Âdem olarak görüyoruz. matta markos luka yuhanna incili

İlk üç “İncil” İsa’nın yaşamını genellikle aynı yönden alırlar onların birçok ortak yanı vardır. Ama Yuhanna‘nın tanıklığı bize Mesih’in diğerlerinin yansıttıklarının ötesinde çok değişik bir yönünü açık bir biçimde gösterir. Burada Mesih öncelikle yukardan gelen Kişi, Tanrı’nın Oğlu ve Sözü olarak görülür. Burada İsa Kendisinin Baba’yla bir, dünyanın Işığı, Yol, Gerçek, Diriliş ve Yaşam olduğunu bildirir.

Diğer özel vurgulamaları görmek de olasıdır. Örneğin, Matta açık bir şekilde Yahudi okurlara seslenip İsa’yı Musa’nın Yasasının yerine gelmesi ve tamamlanması olarak gösteriyor. Markos, Romalı kafasına sahip olan okurlara daha uygundur, İsa’nın öğretileri yerine, hizmeti ve gücü daha çok vurgulanmıştır. “Luka İncil’i”ne giriş hakkında en çarpıcı şey kendisinin de gösterdiği gibi, Tanrı’nın lütfunun bütün insanlık için olduğudur. Grek yani Yahudi olmayan dünyaya hitap edilmiştir (Luka 1:1-4). Kutsal Ruh’un diğer üçünden epey bir süre sonra Yuhanna’ya yazdırdığı “İncil”, yukarıdaki üç grubun hepsine hitap edip onları imana çağırmanın yanı sıra, Mesih İnanlıları Topluluğu‘nda Mesih’in Kimliği konusunda gelişen ince yanlışları yanıtlamak için çok uygundur. matta markos luka yuhanna incili

Eski Antlaşma’da (normalde Tevrat ve Zebur diye bildiğimiz semavi kitaplarda) bile bu dörtlü resim ima edilir. İbranice Kutsal Yazılarda Mesih’e verilen en anlamlı ünvanlardan biri de dikkatimizi Tanrı’nın vaadinin kökünden ya da soyundan büyüyecek Olana çeken “DAL” ya da “FİLİZ”dir. Bu ünvanın dört değişik biçimde kullanılışı Mesih’e yukarıda gördüğümüz dört bakış açısıyla uyum halindedir: matta markos luka yuhanna incili

·”Davut’un salih FİLİZİ (Kök Sürgünü)” (Yeremya 23:5, 33:15) – Davutsal Kral (Matta).

·”Kulum FİLİZ” (Zekeriya 3:8) – Kul (Markos)

·”Adı FİLİZ olan Adam” (Zekeriya 6:12) – İnsanoğlu (Luka)

·”Rab’bin FİLİZİ” (Yeşaya 4:2) – Tanrı’nın Oğlu (Yuhanna)

Ama bunların sadece vurgulanmak istenen şeyler, bakış açıları olduğunu hatırlayın. Sadece bir tek Mesih vardır ve O, “İncil’ler”in her birinde görülebilir açıklıktadır. Yine de, her birinin yazılmasının özel amacını anlamamız, bu dersin başında sorulan soruların çoğunu yanıtlamamıza yardım edecektir.

DÖRT BAKIŞ AÇISI – DÖRT FARKLI AMAÇ

Her “İncil”de belirli bir odak olduğunu söylemek başka bir şeydir, bunu o “İncil’ler”in metinlerinde göstermek başka bir şeydir. Her İncil’e sırayla bakalım ve bu gerçeğin en belirgin kanıtlarını belirtelim.6

MATTA’NIN BAKIŞI: İbrahim ve Davut’un Oğlu Kral Mesih

Tanrı’nın Krallığı ve vaat edilmiş Kral İsa, Matta’nın “İncil”i boyunca görülen bir temadır. İsa Mesih’in soyağacıyla başlar, ve Meryem’in kocası Yusuf tarafından soyunun “Davut Oğlu, İbrahim Oğlu” olduğunu gösterir (1:1-17). Davut, İsrail’in ideal kralıydı ve “oğluna” ya da soyundan gelen birisine sonu olmayan bir krallık verileceğine dair kendisine çok büyük vaatler verilmişti (2 Samuel 7; Mezmur 89:20-29; Yeşaya 55:3). Mesih’le ilgili vaatler ilk önce İbrahim’e verildi (Tekvin 12:1-3). Bu yüzden bu soyağacı Eski ve Yeni Antlaşma arasında anahtar görevini görür ve Eski Antlaşma’yı izleyen her şeyin Tanrı’nın değiştirilmez amacının devamı olduğunu gösterir.

Doğudan gelen yıldızbilimciler Yahudi Filistin’in kralı olan Hirodes’e gidip, “Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede” (2:2-3) diye sordular. Dinsel önderler, bu rahatsız edici sorunun yanıtını verebilmek için İbranice Kutsal Yazılara başvurdular ve peygamber Mika’da Rab’bin Beytlehem’e söylediği sözlerde yanıtı buldular: “Sen, …Beytlehem, benim halkım İsrail’i güdecek olan Önder senden çıkacaktır” (2:6, Mika 5:2’yi aktarmaktadır). Hirodes, hemen bu yeni “kral”ın öldürülmesi için çabalamaya başlar (Matta 2:7-23). Bu tarihsel olaya diğer “İncil’ler”de yer verilmemiştir çünkü konularıyla ilgisi yoktur.

Burada hem Vaftizci Yahya ve hem de İsa’nın mesajları, “Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır” dır (3:2; 4:17). Markos ve Luka’daki paralel bölümlerde ise Yuhanna’nın “insanları, günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz olmaya çağırdığını” söyler (Markos 1:4; Luka 3:3).

İsa’nın Yasa veren Kral olarak rolü, ünlü Dağdaki Vaaz’da çok açık bir biçimde anlaşılır (Matta 5-7). Burada İsa, Göklerin Egemenliğinin standartlarını belirlerken Musa’nın Yasasını, “Ama ben size diyorum ki…” şeklindeki yetkili sözleriyle en derin ve ruhsal anlamını vererek uyarlıyor (5:18, 20, 22, 28, 32, 34, 39, 44).

İsrail’e vaat edilen krallıkla ilgili bazı deyimler sadece Matta’da bulunur:

·”Göklerin Egemenliği” hemen hemen otuz kez görülür

·”Göklerin Egemenliğin müjdesi” (9:35; 24:14)

·”Göklerin Egemenliğinin anahtarları” (16:19)

·”Peygamberler aracılığıyla bildirilen sözler yerine gelsin diye…” (1:22; 2:5, 15, 17, 3:3; 4:14; 8:17; 12:17; 13:35; 21:4; 27:9, 35). Diğer “İncil’ler”de de bunlara benzer sözler geçer ama aynı sıklıkta değildir ve Eski Antlaşma peygamberlerini aynı şekilde vurgulamazlar.

İsa’nın üç benzetmesi hariç, Matta’da kayıtlı olan bütün benzetmeleri, “Göklerin Egemenliği” benzetmeleridir. Özellikle 13’üncü bölümdeki benzetmeler krallığın gecikmesinin gizemini açıklar ve ” doğru kişilerin, Babalarının egemenliğinde güneş gibi parlayacakları” günü özlemle bekler (13:43). İsa’nın düğün şöleni benzetmesi Luka’da, “Adamın biri” sözleriyle başlarken Matta’da, şölenin “Bir kral” tarafından verildiği kaydedilir (Luka 14:16; Matta 22:2).

Bu çağın sonu hakkındaki öğretisinin düşündürücü zirvesinde İsa, diğer “İncil’ler”in hiçbirinde bulunmayan sözlerle ve bu “İncil”in temasının ne olduğu konusunda hiçbir soru işareti bırakmadan ulusların büyük yargılanışını tanımlar: “İnsanoğlu Kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da onları birbirinden ayıracak… O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Baba’mın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!'” (25:31-32, 34).

Yukarıdakiler, Matta’da gördüğümüz vurgulamaların sadece bazı örnekleridir. Mesih’in bize verdiği son emrin sözleri bu “İncil”de ilgimizin özellikle Yasa veren Kral Mesih’e çekildiğini onaylar: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin ve bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin… Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin” (28:18-20).

MARKOS’UN BAKIŞI: Tanrı’nın Kulu Mesih

Markos’da, ayrı öğeler diğer üç “İncil”de olduğu kadar belirgin değildir. Buna karşın birçok ince özellik Mesih’in, “hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye gelen” olduğunu açıklayarak farklılıkları işaretler (Markos 10:45). İsa, “insanoğullarına hizmet etmek için sarfeden ve sarfedilen sabırlı Hizmetkâr ve diğerleri için sunulan Kurban”dı.7 Markos anlatımında, Kutsal Ruh’un seçimine dahil etmediği olaylarla başlayarak bu iddianın en belirgin kanıtlarından bazılarını inceliyelim:

Burada, Matta’nın anlatımına karşın,

1. İbrahim ve Davut’tan başlayarak soyunu gösteren soyağacı yok.

2. Mucizesel doğumun anlatımı yok.

3. Vaat edilen doğum yeri olan Beytlehem’in sözü edilmiyor.

4. Doğudan gelen yıldızbilimcilerin tapınması yoktur.

Burada, Luka’nın anlatımına karşın,

5. Nasıra’da geçen çocukluğundan söz edilmiyor.

6. Anne-babasıyla ilişkisi yok.

7. “Bilgelikte ve boyda gelişip Tanrı’nın ve insanların beğenisini kazanması” (Luka 2:52) yok.

Ve burada, Yuhanna’nın anlatımına karşın,

8. Tanrı’nın “Söz”ü olarak daha önceden var olmasından söz edilmiyor.

9. Beden bulması ve bizim aramızda yücelik, lütuf ve gerçekle yaşamasından söz edilmiyor.

Bunun anlamı açık görünüyor – bütün bunlar O’nun Krallığı ya da kim olduğu konusunda önemlidirler, ama burada odak noktası O’nun hizmetidir. Bu “İncil”i açarız ve hemen hemen hiçbir giriş olmadan kendimizi hemen İsa’nın hizmetinin başlangıcında buluruz. Burada, Dağdaki Vaaz (Matta 5-7, Luka 6), ya da Yukarıdaki Odadaki Konuşma (Yuhanna 13-17) gibi uzun konuşmalar bulmayız. Markos’ta İsa’nın hizmeti temel olarak öğretim değil eylemdir.

Bu kalıp, “Markos İncil’i”nin bütünü boyunca devam eder. İsrail ulusunun suçlandığını, Kudüs’ün yargılandığını, kınayıcı “vay halinize”ler görmeyiz. Markos’un Mesih’in ikinci gelişi hakkındaki Vaaz anlatımında (bölüm 13) ne “Güvey ve Bakireler” benzetmesi, ne Rab’bin hizmetçilerini yargılaması benzetmesi ne de Kral’ın ulusları yargılamasını (Matta 25) görüyoruz. Burada bu olayların gerçekleşeceği gün ve saati bilmeyen İsa’yı buluyoruz (13:32). Diğer hizmetkârlar gibi, “efendisinin ne yaptığını bilmez” (Yuhanna 15:15). Ele verildiği bahçede, Matta 26:53’de olduğu gibi Kendisini kurtarması için çağırabileceği 12 tümenden fazla melekten söz edilmiyor. Çarmıhta, yanında çarmıha gerilmiş olan tövbe etmiş hırsıza söylediği, “doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın” (Luka 23:43) vaadi yok. Dirilişinden sonra bile, havarilerine Müjde’yi bütün yaratıklara bildirme emri verirken, “gökte ve yeryüzünde bütün yetkiye sahip olma” (Matta 28:18) iddiası yok.

Son olarak, Markos’un anlatımında havariler İsa’ya hiçbir zaman, aynı olayın diğer “İncil’ler”deki anlatımında “Rab” sözcüğü kullanılsa bile, “Rab” diye hitap etmiyorlar. Bunlara örnek olarak, Markos 1:40’ı Matta 8:2 ile, Markos 4:38’i Matta 8:25’le ve Markos 14:19’u Matta 26:22 ile kıyaslayın.

Bu durum, İsa’yı Tanrı’nın alçakgönüllü Kulu olarak görmemizi sağlayan tutarlı amacı gösteriyor. Ancak farklı yönler bu şekilde bitmiyor. Markos’un “İncil”inin tümü, Kutsal Ruh’un bunlar aracılığıyla bize İsa’nın eşsiz hizmetçiliği hakkında birçok şeyler öğrettiği dinç etkinlikler ve renkli ayrıntılarla karakterize edilmiştir. Markos, havari Petrus’un asistanıydı, Petrus da “İncil”i işiten ilk Romalılara mesajında İsa’nın hizmetini şu sözlerle özetlemiştir: “Tanrı, Nasıralı İsa’yı Kutsal Ruh’la ve kudretle meshetmiştir. İsa her yanı dolaşarak iyilik yapıyor, İblis’in baskısı altında olanların hepsini iyileştiriyordu. Çünkü Tanrı O’nunla beraberdi” (Elçilerin İşleri 10:38). Bu özet, Markos’un anlatımına özgü ruhu çok güzel bir şekilde yansıtır.

İsa’nın bir hizmetkâr olarak hizmete hazır olduğunu gösteren “hemen” sözü, Markos’ta en az 40 kez bulunur. İsa’nın mucizelerini incelemek bize sadece burada verilen birçok ayrıntıyı gösterecektir. Sadece Markos, İsa’nın insanlara bakma (3:5, 34; 8:33; 10:21, 27) ve dokunma (1:31; 8:23; 9:27,36; 10:16) biçiminden sık sık söz eder. Bunun çok güzel örneklerinden biri de, kutsaması için Kendisine getirilen küçük çocuklara davranış biçimiydi. Sadece Markos’ta, “Çocukları kucağına aldı, ellerini üzerlerine koyup onları kutsadı” sözlerini okuyoruz (10:16).

Ender dinlenme zamanlarında bile sık sık, Kendisinin rahatsız edilmesine izin verdi (1:35-38; 3:20; 4:36; 6:31-34) ve yemek yiyecek zamanı bile bulamaması olağan şeyler arasındaydı (3:20; 6:31). Bu sevgi hizmeti sırasında yaşadığı özel içsel sınanmaların bazılarını Markos’ta görebiliriz: “Yüreklerinin katılığı O’nu kederlendirmişti” (3:5), “Halkın imansızlığına şaşıyordu” (6:6; 16:14), “İçini çekti” ve “İçten bir ah çekti” (7:34; 8:12) ve havarilerini Kendisinin uğruna her şeylerini bırakmalarının ödülünün yine de “çekeceği zulümlerle birlikte” olduğuna dair uyarmıştı (10:30).

Bunlar ve diğer birçok ayrıntılar, İsa’nın hizmetçiliğinin eşsizliğini ve kusursuzluğunu algılamamıza yardım ediyor. Yüzyıllar önce, Rab, Mesih’i hakkında Markos’un çizdiği portrenin özünü şu sözlerle yakaladı: “İşte, Kendisine destek olduğum hizmetkârım Kendisinden razı olduğum seçilmişim! Ruhumu O’nun üzerine koydum; Uluslara adalet getirecektir. Bağırmayacak ve sesini yükseltmeyecek… Yeryüzünde adaleti kurmadan önce zayıflamayacak ve cesareti kırılmayacak” (Yeşaya 42:1-4). Bunların hepsi İsa Mesih’te gerçekleşmişti.

LUKA’NIN BAKIŞI: İnsanların dostu olan Âdem’in Oğlu Mesih

Luka’nın İsa’yı çizdiği portre, O’nun insanlığını vurgular. İsa burada öncelikle İbrahim oğlu ya da Davut oğlu değil, Âdem oğlu ya da İnsanoğludur. “Sadece belirli bir krallıkla arasında bir bağ olmakla kalmaz aynı zamanda Âdem’in bütün evlatlarıyla da arasında bir bağ vardır.”8

Anlatım, Luka’nın dostu Teofolis’e yazdığı bir önsözle başlar (1:1-4) ve bunu izleyen üç bölüm insanları ilgilendiren ve İsa’nın doğumunu ve çocukluğunu ve kendisinden önce gelen Yahya’yı çevreleyen ilişkileri anlatan öykülerle doludur. Diğer çocuklar gibi, İsa “büyüdü” (1:80; 2:40), “geride kaldı” (2:43) ve annesiyle babasının “sözünü hep dinlerdi” (2:51).

Bu bölümlerde, Tanrı’nın merhametinin İsrail’e olduğu gibi bütün uluslara uzanmasını kutlayan sözler buluyoruz. Melek, çobanlara, “Size tüm insanlığı ilgilendiren çok sevindirici Haber’i müjdeliyorum” diyor (2:10). Şimon, bebek İsa’yı kollarına alıp, Tanrı’yı överek şöyle dedi, “Çünkü Senin sağladığın ve tüm halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu, ulusları aydınlatıp Senin halkın İsrail’e yücelik kazandıracak ışığı gözlerimle gördüm” (2:28-32). Sadece Luka, o zamanda yaşayan dünya yöneticilerinden söz ederek Vaftizci Yahya’nın hizmetini bildirir (3:1-2) ve sadece o Yeşaya 40:3-5’den alınan Yahya’nın görevinden söz eden şu ayeti içerir: “Ve tüm insanlar Tanrı’nın sağladığı kurtuluşu görecektir” (3:6). Burada Yahya, “Tanrı’nın Krallığı”nı değil, “günahlarının bağışlanması için tövbe etmeyi” vaazını kaydeder (3:3) ve onu her sınıftan insana vaaz ederken görüyoruz (3:10, 12, 14). Sonunda, “bütün halk vaftiz olduktan sonra” İsa vaftiz olmuştur (3:21).

Bu giriş bölümlerinde, Meryem’in önemli rolüyle başa baş giderek, İsa’nın soy ağacı, Matta’da olduğu gibi Yusuf’un atalarını bildirerek değil, Meryem’in atalarını bildirerek sadece İbrahim’e kadar değil ilk insan olan Âdem’e kadar gider (3:23-38).

İsa’nın hizmeti başladığında, O’nun yaşı (3:23) ve “büyümüş olduğu yer olan Nasıra” hakkında notlar buluyoruz (4:16). Yeşaya 61’den bu harikulade ve sevecen sözleri okuması ve bunları Kendine mal etmesini burada, sadece Luka’da öğreniyoruz: “Rab’bin Ruhu benim üzerimdedir. Çünkü O beni, Müjde’yi yoksullara iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak için … beni gönderdi” (4:18). Sadece burada, Tanrı’nın peygamberleri Yahudi olmayan uluslara gönderdiğini hatırlatarak milliyetçi hemşerilerinin öfkesini üzerine çekiyor (4:23-30). Hizmeti, insanların Tanrı’ya bağımlılığının en derin ifadesi olan dua etme ile karakterize edilmiştir (3:21; 16; 6:12; 9:18, 29; 11:1; 22:32).

İsa’yı, Nain’li dul kadına karşı insansal sempati dolu olarak görüyoruz (7:11-16). İnsansal duygular hakkında özel notlar düşülmüştür: “tek kızım” (8:42) ve “tek çocuğum” (9:38). İsa’yı aynı zamanda davetlere katılan ve sıradan insanlarla yemeğe oturan sosyal bir adam olarak görüyoruz (5:29; 7:36; 11:37; 14:1-24).

Benzetmelerden sadece birkaçı sadece Luka’da bulunur. Bunların hepsi de, “Adamın biri” sözleriyle başlarlar (10:30; 12:16; 13:6; 14:16; 15:4, 8, 11; 16:1, 19; 18:10). Bu ayetlerde İsa bütün insanlığa, özellikle de kaybolmuş ve bakıma ihtiyacı olan kişilere bakmaktadır.

İsa’nın Kendisinin İkinci Gelişi hakkındaki öğretisini anlatırken Luka, Yahudi olmayan uluslardan şöyle söz eder: “Yahudiler, tutsak olarak tüm uluslar arasına sürülecekler. Kudüs, diğer ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek bunların ayakları altında çiğnenecektir” (21:24). Öğrencilerine sadece İsrail’i simgeleyen incir ağacına değil de “bütün ağaçlara” da bakmalarını söyler (21:29).

Bu bakışı Luka’nın son bölümlerinde kaydedilen ve kendi anlatımına özgü olan ayrıntılardan son birkaç tanesinin listesiyle sona erdirebiliriz. Öykü aynı olduğu halde, sadece burada…

·İsa’yı insansal zayıflığında kuvvetlendirmek için Getsemani’de melekler görülmüştür (22:43).

·Hararetle dua ederken “teri, toprağa düşen kan damlalarına benziyordu” (22:44).

·Yahuda’ya, “İnsanoğlunu bir öpücükle mi ele veriyorsun?” diye sorar (22:48).

·Çarmıha gerilme yeri olan tepeden, ulusların ona verdikleri isim olan Kafatası (Kalvari) olarak söz edilmiştir (23:33).

·İsa akıllar almayacak bir alçakgönüllülükle Kendisini öldürenler için dua eder (23:33-34)

·Ölmekte olan hırsız, İsa’nın lütfu aracılığıyla kurtuluyor (23:39-43).

·Ölürken insansal ruhunu göksel Baba’sının ellerine teslim eder (23:46).

·Hayretler içinde kalan Romalı yüzbaşı, “Gerçekten bu adam doğru bir kişiydi” dedi (23:47).

·Ölümden dirildikten sonra, havarilerine göründü ve dirilmiş Rab olarak bile gerçek insanlığını göstermek için, onlardan bir parça kızarmış balık ve biraz bal peteği alarak “onların önünde yedi”(24:41-43).

Bu seçilmiş ayetlerin her biri ve bunların düzenlenmesi, “Luka İncil’i”nde Kutsal Ruh’un özel amacının, bizleri İnsanoğlu ve son Âdem olan İsa’ya çekmek olduğunu vurgular. O’nun gerçek insanlığı, O’nu izleyen bizlere büyük bir cesaret kaynağıdır, “Çünkü zayıflıklarımıza duygusal yönden ortak olamayan değil, tersine her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiş bir başkahinimiz vardır. Bu nedenle merhamete ermek ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım” (İbraniler 4:15-16).

YUHANNA’NIN BAKIŞI: Göklerden gelen Tanrı’nın Oğlu Mesih

Yuhanna’nın çizdiği portre, İnanlıyı basit insansal kavramların çok yukarılarına taşıyor ve kendisinin Mesih’in diğerlerinden çok farklı bir yanıyla ilgilendiğinin çok açık belirtilerini taşır. Burada Mesih’le, Tanrı’nın Ezeli Oğlu ve Sözü, Tanrı’nın özünden “doğan” Tanrı, Baba’yla ve Kutsal Ruh’la yücelik ve Tanrı’lıkta bir olan, lütuf ve gerçek dolu olan olarak tanışıyoruz.

Yuhanna’nın tanıklığı Beytlehem’de değil, dünyalar kurulmadan önceki zamanı ele alarak başlar, “Başlangıçta Söz vardı” (1:1). Söz, “Tanrı idi” ve “başlangıçta Tanrı ile beraberdi… insan olup aramızda yaşadı” (1:1, 2, 14). O’nun bedeni, “tapınaktı” (2:21), Tanrı’nın yeryüzünde kaldığı yerdi. Burada bir krallığın Kralını değil, “İnsanların Işığını” (1:4) buluyoruz; burada O bir Hizmetkâr değil, “Kendisi aracılığıyla her şeyin yaratıldığı” kişidir (1:3); burada O’nu bir kadından doğmuş olup bir ahır yemliğinde yatan bir İnsan olarak değil, “Baba’nın bağrında bulunan ve kendisi Tanrı olan biricik Oğul” olarak görüyoruz (1:18).

Burada, İsa’nın Vaftizci Yahya ile olan ilişkisi de epey farklı yönleriyle gösteriliyor. İsa “ışıktır” (1:4-5,9) ve Yahya da “Yanan ve ışık saçan bir çıraydı” (5:35; 1:7-8). İsa kalıcı “Söz” (1:1-2) ve Yahya da sözü ileten ve sonra yok olan “ses”tir (1:23). Yahya, Matta’da gelecek bir krallık, Markos ve Luka’da günahların bağışlanması için tövbe etme konularında tanıklık eder ve burada da “bir tanık, ışığa tanıklık eden bir tanık”tır (1:7). “Tanrı’nın Oğlu budur” diye tanıklık eder (1:34) ve “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” (1:29, 36-37) diyerek kendi havarilerini O’nu izlemeye gönderir. Yahya’nın sevinci, durup İsa’nın sesini duymaktı; “O büyümeli, bense küçülmeliyim. Yukarıdan gelen herkesten üstündür. Dünyadan olan dünyaya aittir ve dünyadan söz eder. Gökten gelen ise herkesten üstündür” (3:29-31).

İsa, mucizelerinde “yüceliğini gösterdi” (2:11). Okuduğumuz her mucizeyi kapsamlı bir ruhsal vaaz izler. İsa, “her şeyi biliyordu. İnsan hakkında kimsenin O’na bir şey söylemesine gerek yoktu. Çünkü Kendisi insanın içinden geçenleri biliyordu” (2:24-25). Kendisinden açık bir biçimde, “Gökten inmiş olan” (3:13) diye söz eder. “Sonsuz yaşama fışkıran diri su”yu verebilecek Kişi olarak, “Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin!” der (7:37). “İbrahim doğmadan önce BEN VARIM” şeklinde şaşırtıcı bir şekilde konuşarak, Tevrat’taki “Ben, Ben Olanım” (Çıkış 3:14) anlamına Tanrı’nın yüce ismi, “Yahweh”i Kendi üzerine alır. Tekrar tekrar şu sözleri Kendine mal etmiştir:

·”Yaşam Ekmeği Ben’im” (6:35)

·”Dünyanın Işığı Ben’ım” (8:12)

·”Kapı Ben’im” (10:9)

·”İyi Çoban Ben’im” (10:11)

·”Diriliş ve Yaşam Ben’im” (11:25)

·”Yol, Gerçek ve Yaşam Ben’im” (14:6)

·”Gerçek Asma Ben’ım” (15:1)

Yuhanna’nın anlatımında, İsa’nın çektiği acılar ve ölümünden önce gelen bölümler (13-17) çok farklıdır. Bütün diğer “İncil’ler”de, bu bölümler Yahudi önderlerle tartışmalar ve Mesih’i reddet-tiklerinden ötürü İsrail’in başına gelecek olan yargılanmaların uyarılarıyla doludur. Burada bunun yerine, ölümü ve dirilişi aracılığıyla kendi havarilerinden ayrıldıktan sonra onlar için olan planları konusunda bize derin bir anlayış veriliyor. Çok yakında çekeceği acılar hakkında herhangi bir korku ya da endişe değil, sevdikleri için sadece teselli ve ilgi dolu sözler okuyoruz. Onlara, kendileri için bir yer hazırlamaya gittiği Baba’nın evinden (14:1-6), kendileriyle sonsuza dek birlikte olmak için gelecek olan Gerçeğin Kutsal Ruhu’ndan, “bir başka Yardımcı”dan söz eder (14:15-29; 16:5-33). Son olarak, Rab Baba’sıyla konuşur ve havarileri için aracılık ederken O’nu dinleriz (17).

Ele verildiği bahçede ıstırap dolu bir dua etmek yerine, “başına geleceklerin hepsini bildiğini ve öne çıktığını” okuyoruz (18:4). Kendisini almaya gelmiş olanlara, “Ben O’yum” deyip de onlar “geri düştüklerinde” gizlenmiş haşmetini bir an olsun yakalıyoruz (18:4-6). Pilatus’un önünde, krallığının bu dünyadan olmadığını söyler ve ona, “Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim” der (18:33-38).

Çarmıhta çektiği acıların sonunda Davut’un Oğlu şöyle bağırdı: “Tanrı’m, Tanrı’m, beni niçin terkettin?” (Matta 27:46), Kul, “Yüksek sesle bağırarak ruhunu verdi” (Markos 15:37), İnsanoğlu, “Baba, ruhumu senin ellerine bırakıyorum” diye bağırdı (Luka 23:46). Ama burada İsa, haşmetli bir şekilde, “her şeyin artık tamamlandığını bilerek, ‘TAMAMLANDI’ dedi. Ve başını eğerek ruhunu teslim etti” (Yuhanna 19:28-30). Burada ve bunu izleyen dirilmede Kendisinin hayret verici sözleri gerçekleşmiştir: “Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var” (10:18).

Haklı olarak başka bir ismiyle “Ruh’un İncil’i” olarak tanınan bu derin bir biçimde ruhsal olan kitabın yüzeyini biraz daha kazıdık. Orada okuduğumuz sözler ruhtur, yaşamdır. Yükseklerde süzülen kartal, mükemmel bir biçimde Mesih hakkındaki yüksek düşüncelerini sembolize ediyor, ve Mesih’i bu şekilde tanıyanlar için peygamberlerin şu sevinç dolu sözlerini işaret ediyor: “Sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıdım ve sizi kendime getirdim, gördünüz” (Çıkış 19:4). “Rab’bi bekleyenler kuvvetlerini tazelerler, kartallar gibi kanat gerip yükselirler, koşarlar ve yorulmazlar; yürürler ve zayıflamazlar” (Yeşaya 40:31).

ORTAK TANIKLIK

Şimdiye kadar öğrendiklerimizin üzerinden geçelim. İsa Mesih’in müjdesinin (“İncil”) dört farklı anlatımının her birini inceledik ve her birinin planını göstermeye çalıştık. “Bütün farklılıkların yüce bir amacın parçaları olduğunu, tek Rab’bin birçok değişik ilişkisinin daha bir bütün halinde gözükmesi için, Tanrı tarafından önceden kararlaştırılan ve yerinde olan bir araç olduğunu” gördük.9 Her birinin verdiği kendine özgü eşsiz ayrıntılar, atlamalar ve vurgularla Tanrı’nın seçtiği Kurtarıcının dört kusursuz portresini gördük. Bunlardan herhangi biri olmasaydı O’nu anlayışımızda bir eksiklik olurdu.

Buna karşın, “İncil”in önemli bir yönü vardır ki, bu her dört anlatımda da bulunur. Bu, O’nun doğumu, vaftiz olması, oruç tutması, mucizeleri ya da dağda görünüşünün değişmesi değil çarmıhı ve dirilişidir. Bu, “Mesih’in çektiği elemler ve bu elemlerin ardından gelecek yücelik”tir (I. Petrus 1:11).

İsa’nın sayısız etkinlikleri ve sözleri arasında, ölümü ve dirilişi ortak tanıklık için harika bir konu olarak seçilmiştir… İbrahim’in Oğlu acı çeker ve ölür. Tanrı’nın Kulu acı çeker ve ölür. Âdem’in Oğlu acı çeker ve ölür. Tanrı’nın Oğlu acı çeker ve ölür. İbrahim’in Oğlu ölümden dirilir.10 Tanrı’nın Kulu ölümden dirilir. Âdem’in Oğlu ölümden dirilir. Tanrı’nın Oğlu ölümden dirilir.

İstisnasız, her anlatımda (Matta 26-28, Markos 14-16, Luka 22-24 ve Yuhanna 18-20’de), Mesih,

·Havarilerinden biri tarafından ele verilmiş ve bir diğeri tarafından da inkar edilmiştir

·İyi niyetli bir havarisi kılıç kullanarak O’nu bahçede savunmuştur

·İsrail’in dinsel önderleri bir olup O’nu yargılamışlardır

·Dünyanın en büyük gücü olan Roma’nın temsilcisi olan Pilatus tarafından mahkum edilmiştir

·Kalabalık O’nun yerine Barabas’ın salınıverilmesini istediğinde çarmıhta ölüme gönderilmiştir

·Elbiseleri çıkarılmış ve Romalı askerler tarafından alınıp aralarında paylaşılmıştır

·İki adi suçlu arasında çarmıha gerilmiştir

·Ölmüş, ve diğerleri tarafından hazırlanmış olan mezara gömülmüştür

·Ölümden dirilmiştir

·Seçmiş olduğu tanıklarına tekrar tekrar gözüküp onlara bu Müjde’yi bütün uluslara taşımaları emrini vermiştir

Bu ortak tanıklıktan ne öğreniyoruz? Yanlış anlaşılamayacak bir açıklıkla “İncil”in merkezi gerçeğinin İsa Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilmesi olduğu bize söylenmiştir. Bunların sonucu olarak, bizim yerimizi alıp bizim için kefaret etmesi aracılığıyla günahların bağışlanmasının gerçeği ve dirilişi aracılığıyla bize verdiği sonsuz yaşam, Kurtarıcı’nın tamamlanmış olan işinin eşsiz yüceliğidir.

SONUÇ

“İncil” bir kitabın ismi değildir. Dünyanın tek Kurtarıcısı olan İsa Mesih hakkında çok, çok önemli bir mesajdır. İsa’nın Kendisi Müjdedir. “Bunlar, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O’nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır” (Yuhanna 20:31). Eski Antlaşma’da peygamberler Tanrı’nın gelecek olan Mesih’i ve O’nun yapacağı şeyler hakkında sürekli tanıklık ettiler. Şimdi O geldiği için, Tanrı bu haberi bütün insanlığa bir değil dört yetkili tanıklık aracılığıyla onayladı. Tanrı’nın Kendisinin seçtiği tanıkların sözleri aracılığıyla tek Müjde’nin kusursuz, dörtlü bir anlatımına sahibiz. Yeryüzündeki hiçbir güç bu Müjde’nin gücünü değiştiremez ve azaltamaz. Bu dört “İncil” yazarından birinin sözlerini kullanırsak,

“Yaşam Sözüyle ilgili olarak başlangıçtan beri var olanı, işittiğimizi, gözlerimizle gördüğümüzü, seyredip ellerimizle dokunduğumuzu ilan ediyoruz. Yaşam açıkça göründü, onu gördük ve ona tanıklık ederiz. Baba’yla birlikte olup bize görünmüş olan sonsuz Yaşam’ı size ilan ediyoruz. Evet, sizin de bizlerle beraberliğiniz olsun diye gördüğümüzü ve işittiğimizi size ilan ediyoruz. Bizim beraberliğimiz de Baba’yla ve O’nun Oğlu İsa Mesih’ledir. Bunları size, sevinciniz tamam olsun diye yazıyoruz” (I. Yuhanna 1:1-4).

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir