Günah:
Tanrı’nın Yasasını Çiğnemek
Eğer Müjde’yi anlamak istiyorsanız, Yaratılış 3. bölümü anlamanız gerekir. İncil’de süregelen herşey, Aden Bahçesi’nde gerçekleşen olayların sonucu olarak gelişir. Ve bunlar efsane değil, gerçek olaylardır. İsa’nın tüm eylemlerinin ve Yeni Antlaşma öğretilerinin temeli, insanın özde günahkar olduğu ve günaha düşüşü öğretisidir. Düşüş demekle, insanın günah işleyerek kusursuz durumundan düşüşünü ifade etmekteyiz.
Sorumluluğumuz
Yaratılış’ın 3. bölümünde, Şeytan’ın günahın arkasında olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir; fakat bu bizler için bir mazeret değildir ve eylemlerimiz yüzünden olan sorumluluğumuzu da kaldırmaz. Kutsal Kitap’ta daha sonra insanın Tanrı’ya olan itaatsizliğini tanımlamak için kullanılmış olan kelimeler bunu vurgulamaktadır.
Günah; Tanrı’nın belirlemiş olduğu standarda erişememek anlamına gelir.
İsyan; Tanrı’nın belirlemiş olduğu sınırların dışına izinsiz çıkmak demektir.
Suç; sahtekarlık, dürüst olmamak, ahlak bozukluğu demektir ve bizim doğamızla ilgilidir.
Bu üç kelimenin geçtiği Mezmur 32:12’yi okuyun
Bu üç kelime, bizlere Tanrı’nın isteğine karşı geldiğimizi söyler. Bizim bozulmuş doğamız Tanrı’nın sınırları içerisinde kalmayı reddeder ve bizleri Tanrı’nın standartları için yetersiz kılar. Bu soruna sebep olan şey bizim günahımızdır ve bizler bundan dolayı sorumluyuz. Suçlu olan çevremiz değil, yetiştirilme tarzımız değil, anne babamız değil ya da imkan eksikliği değildir; bu tamamen bizim hatamızdır ve Tanrı bizleri sorumlu tutar. Bundan kaçış yoktur.
Tanrı’nın Öfkesi
Tanrı’nın öfkesi, günah işleyenlere karşı kızgınlığı ve onları cezalandırma kararıdır. İlahi kutsallık, O’nun kutsal yasalarının ihlal edilmesine karşı harekete geçer. Tamamen kutsal olan Tanrı, iyi ve kötüye eşit bakamaz. O hem gerçek hem de yalan karşısında aynı şekilde gülümseyemez. Böylece Tanrı’nın sevgisi cenneti kaçınılmaz kıldığı gibi, kutsallığı da cehennemi kaçınılmaz kılar.
Tanrı asla günahları affetmez. Bu aslında şüphe götürmez biçimde, İsa’nın çarmıhında kanıtlanmıştır. Rab İsa Mesih çarmıhta bizim yerimize günahın cezasını çekmiş ve buna katlanmıştır. Hiçbir günah affedilemez, fakat Tanrı’ya şükürler olsun ki Mesih’te bağışlanabilir. Tanrı’nın öfkesi sevgisi kadar gerçektir, fakat bu insanın öfkesine hiç benzemez; kinci, kaprisli veya mantıksız değildir.
Tanrı’nın verdiği tepki doğrudur ve kötülüğe karşı yapılan gerekli bir tepkidir. Günahkarlara karşı yargısal bir öfkedir: Tanrı sadece kızdırıldığı zaman öfkelenir.
Günahın Günümüzdeki Gerçekliği
Pavlus, Romalılar 1. bölümde, yaşadığı dönemin günahını açığa vurur; fakat kullanılan kelimeler günümüz toplumunu da çok iyi biçimde tanımlamaktadır:
1:21 “Tanrı’yı bildikleri halde O’nu Tanrı olarak yüceltmediler, O’na şükretmediler. Ama düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü.”
Günümüzde Tanrı neredeyse tamamen inkar edilmektedir.
1:22 “Akıllı olduklarını iddia ederken akılsız olup çıktılar.”
İnsanoğlu aya insan gönderecek kadar akıllıdır, fakat aynı zamanda günümüzün tüm vahşeti, savaşları ve suçları karşısında aptalca davranmaktadır.
1:23 “Ölümsüz Tanrı’nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara ve sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler.”
Tanrı olan İsa alay konusu edilerek ve küçümsenerek, Tanrı’ya karşı açık bir şekilde itibarsızlık gösterilmektedir.
1:24 “Bu yüzden Tanrı, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa terk etti.”
Erkek ve kadın, kendi bedenlerini cinsellik, alkol ve uyuşturucu ile aşağılamaktadır.
1:2627 “İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Onların kadınları bile doğal ilişkiler yerine doğal olmayanları yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirlerine karşı şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.”
Sınır tanımayan homoseksüellik ve lezbiyenlik, Sodom’da olduğu gibi günümüzde de açık bir şekilde görülmektedir.
1:28 “Tanrı’yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara terk etti.”
Hıristiyan ahlak sistemine göre inşa edilmiş olan uluslarda, Tanrı’nın bilgisi ve yasası artık elde tutulmamaktadır ve Tanrı’nın yasakladığı her türlü yasa meşru kılınmaktadır.
Dikkate Değer Bir Alıntı…
“Gittikçe medenileşen yaşadığımız toplum, ‘insanın günahı’ yaklaşımı üzerinde temellenmektedir. İnsanlar kendi tartışmalarını adaletle ve kendi çabalarıyla halletmeye inanmadıkları için neredeyse tüm kanunlar gelişmiştir. Bir söz yeterli değil, sözleşmeye ihtiyacımız vardır. Kapılar yeterli değildir, kilitlemeye ve sürgülemeye ihtiyacımız vardır. Ulaşımda ücretlerin ödenmesi yeterli değildir; biletler basılır, incelenir ve toplanır. Yasa ve emir yeterli değildir, onları uygulamak için polise ihtiyacımız vardır. Tüm bunlar, insanın günahı yüzünden gerçekleşir. Birbirimize güvenemeyiz. Birbirimize karşı korunmaya ihtiyaç duyarız. Bu, insanın doğasının korkunç bir ithamıdır.”
John Stott
Bunları Düşünün
1. Yaratılış 3. bölümde Adem günah işlediğinde, belirli nimetleri kaybetti. Bunlar nelerdi?
Ayet 7:……………………………………………………………………
Ayet 8-10:………………………………………………………………
Ayet 14-15:…………………………………………………………….
2. Bizler bu bölümde Romalılar 1:21-29 ayetlerini açıkladık. Fakat metnin tam anlamını yakalayabilmek için Kutsal Kitap’ı inceleyerek bu ayetleri bir yere yazın.
Ek Okuma
Robert Murray M’Cheyne, Conviction of sin, Evangelical Press
Kefaret:
Tanrı Günahla Uğraşıyor
Kefaret öğretisi, Rab İsa Mesih’in ölümünün anlamının Kutsal Kitap’a göre anlatımıdır. Kefaret, Tanrı’nın insan günahına olan cevabıdır; bizim günahkarlığımıza ve suçluluğumuza karşı verilen tek etkili cevaptır. Bu yüzden, bu konuyu Kutsal Kitap’a göre tam olarak anlamamız çok önemlidir.
Tanrı’nın kurtarış planı, Yeni Antlaşma’da İsa dünyaya geldiğinde başlamamıştır. Tanrı Eski Antlaşma’da, o zaman yaşamakta olan İsrail halkının yaşamları yoluyla ve hatta canlı örneklerle, İsa Mesih’in dünyaya geldiğinde ne yapacağına dair belirli olaylar göstermiştir.
Eski Antlaşma’daki olaylar, bizlere kefaret hakkında iki temel gerçeği hatırlatır: İlki, kefaretin Tanrı tarafından planlanmış olduğudur. Petrus İsa’nın ölümünden bahsederken, “Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi uyarınca elinize teslim edilen bu adamı…” diye bahseder (Elçilerin İşleri 2:23). Daha sonra da İsa’nın bizim uğrumuza kanını dökmek için, “Dünyanın kuruluşundan önce seçilmiş” olduğunu söyler (1. Petrus 1:20). Tanrı tüm bunları, bize olan sevgisini göstermek için gerçekleştirmiştir (Romalılar 5:8). İkincisi, kurtuluşumuzla ilgili hiçbir şeyin rastgele olmadığıdır. İsa’ nın ölümü trajik bir hata değil, “Tanrı’nın belirlediği bir amaçtır.” Sonucu Golgota’ya dayanan tüm olaylar Tanrı’nın kontrolü altındadır. Pilatus İsa’ya O’nu özgür bırakacak ya da çarmıha gerecek yetkiye sahip olduğunu söylediğinde, İsa ona, “Sana gökten verilmemiş olsaydı, benim üzerimde hiçbir yetkin olmazdı” diye cevap vermiştir (Yuhanna 19:11). Golgota’da iş başında olan Pilatus değildi; Tanrı idi.
Eski Antlaşma’nın en büyük amacı, bizleri Mesih ve çarmıhına yönlendirmektir. Hatta Tanrı, ölümü ile ilgili peygamberliklerin yerine gelmesi hakkında İsa ile konuşmaya iki Eski Antlaşma önderi olan Musa ve İlyas’ı göndermiştir (Luka 9:31).
Eski Antlaşma Betimlemeleri
İsa’nın ölümü ile yerine gelen birçok Eski Antlaşma betimlemesi vardır, fakat belki de bunların içinde en önemlileri Fısıh ve Günahları Bağışlatma Günü’dür.
Mısır’dan Çıkış kitabındaki Fısıh öyküsü; akıtılan kuzu kanının, Tanrı’nın kendi halkını Tanrı’nın ölüm yargısından nasıl kurtardığını anlatmaktadır. Tanrı onlara, “Kanı görünce üzerinizden geçeceğim. Mısır’ı cezalandırırken ölüm saçan size hiçbir zarar vermeyecek” şeklinde bir vaatte bulunmuştur (ayet 13). Pavlus İsa’yı Fısıh Kuzusu olarak tanımlayarak, İsa’nın ölümünü buna benzetmiştir (1. Korintliler 5:7).
Levililer 16’daki Günahları Bağışlatma Günü, İsa’nın ölümünün anlamının güzel bir betimlemesidir. İbraniler 9. ve 10. bölümler de, Kurtarıcımızın çarmıha gerilmesiyle ilgili sürükleyici bir yazıdır.
Günahları Bağışlatma Günü’nde birçok şey yer alır, fakat özellikle Levililer 16:7-10’da anlatılan iki keçiye odaklanmalıyız. Bu keçilerden bir tanesi öldürüldükten sonra, kanı başkahin tarafından En Kutsal Yer’e getirilecek ve Bağışlanma Kapağı’na serpilecektir. Bu, Tanrı’nın öfkesinin insanın suçundan uzaklaştırılmasını sembolize etmektedir. Bu şekilde günahkar kişiye, yargı yerine bağışlanma gelmektedir. Başkahin günah sunusu olarak adlandırılan diğer keçinin başının üzerine iki elini koyarak halkın suçlarını açıklayacaktır. Sembolik olarak günahlar günah sunusuna aktarılacak ve bu günah sunusu çöle gönderilerek, halkın tüm günahlarını uzağa taşıyacaktır.
Tüm bunlar semboliktir. İbraniler 9:10’da söylenildiği gibi, “Yeni düzenin başlangıcına kadar geçerli olan bedensel kurallardır.” Yeni düzen Rab İsa Mesih ile gelir. Kurtarıcımızın ölümü, Tanrı için geçerli olan tek kurbandır. İsa çarmıh üzerinde öldüğünde, iki keçinin sembolize ettiği şeyi gerçekleştirmiştir: Tanrı’nın öfkesini bizlerden uzaklaştırmış ve günahlarımızı uzağa taşımıştır.
Bu betimlemeler, kefaret ile ilgili önemli bazı gerçekleri keskin bir biçimde gündeme getirir. İsa’nın ölümü, bir yer değiştirme ve bağışlatma eylemidir.
Yer Değiştirme
Rab’bin Sofrası ile ilgili ayetlerden (1. Korintliler 11:23-26) İsa’nın bedeninin bizim için feda edildiğini ve kanının bizim için döküldüğünü öğreniyoruz. Bu iki küçük kelime, kefareti anlayabilmek için çok büyük bir öneme sahiptir. Bu kelimeler bizlere, İsa’nın bizim yerimize öldüğünü söylemektedir. O bizim yerimize geçmiştir. O Fısıh kuzusu, günah sunusu ve suçlunun yerine ölen masum bir kurbandır.
Bağışlatma
Bağışlatma; İsa’nın çarmıhta bizim suçlarımızı ve günahlarımızı yüklenmesi, bizim yerimize Tanrı’nın öfkesiyle karşı karşıya gelmesi ve Tanrı’nın yasasının çiğnenmesinden dolayı yükümlü olduğumuz borcu tamamen ödemesi anlamına gelir. Günahkar olmamıza rağmen kutsal olan Tanrı’nın bizlere bağışlayıcı ve olumlu bir şekilde yaklaşmasını, Golgota’da İsa mümkün kılmıştır. Tanrı günah sorunu ile O’nun kutsal adaletini yerine getirebilecek tek yolla başa çıkmış ve aslında sadece yargıyı hak eden halkın kurtulmasını mümkün kılmıştır.
Kan
Eski Antlaşma’daki betimlemelerin her zaman vurguladığı başka bir kelime ise kandır. Bu kelime, Kutsal Kitap’taki kefaret kavramını anlamak açısından hayati bir öneme sahiptir. Yeni Antlaşma yazarları, bizlere İsa’nın kanı ile kurtulduğumuzu sürekli söylüyorlar (Elçilerin İşleri 20:28; Romalılar 3:25; 1. Petrus 1:19; 1. Yuhanna 1:7). Onlar İsa’nın ölümünü, Eski Antlaşma’daki kurban kavramını düşünerek anlatmışlar ve günahımızın kefaretinin sadece İsa’nın ölümü olmadığını, O’nun kurban olarak akıttığı kanının olduğunu söylemişlerdir. O doğal sebepler yüzünden ya da kazayla ölmemiş, bizim günahlarımız için kurban olarak ölmüştür.
Dikkate Değer Bir Alıntı…
“Kefaret, Kutsal Yazılar’da geçen anlaşılması zor kelimelerden birisidir. Eski Antlaşma’da birçok yerde kefaret kelimesi geçer ve “örtmek” anlamında kullanılır. Böylece günah, Mısır’dan Çıkış ve Levililer bölümlerinde tanımlanan Eski Antlaşma kurbanları aracılığı ile ya örtülmüş olur ya da böylece günahın kefareti sağlanır. Bu kurbanlar, sembolik olarak günahları örtmekteydi ve İsa’nın gerçekleştireceği eylemin etkilerine işaret ediyorlardı. Tanrı’nın kutsal yasasının talepleri, Rab İsa Mesih tarafından yerine getirildi. İlk olarak itaatkar yaşamı ile, sonra çarmıhta günahların cezasını kendi bedeninde çekmesiyle bunu yerine getirdi. Ve böylece, insanın günahları için O kefaret sağladı.“
E. E. Kevan
Bunları Düşünün
Luka 9:31’i okuyun.
Musa ve İlyas’ın İsa ile ne konuştuğu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kudüs’te gerçekleşecek olan neydi?
Ek Okuma
Tom Wells, A price for a people, Banner of Truth Trust