GİRİŞ
Muhammed, Musevi – Yahudi ve Hıristiyanlarla temas halinde idi. İslamlın kutsal kitabı olan Kur’an sık sık Yahudilerin ve Hıristiyanların kutsal kitaplarına atıfta bulunur: Tanrı ‘nın Musa, Davut ve İsa aracılığı ile vermiş olduğu, sırası ile Tevrat [Eski Ahit’in ilk beş Kitabı ve baş kısmı], Zebur [Mezmurlar] ve İncil’dir [Müjde, iyi Haber, Tanrı Sözü ya da Yeni Ahit]. Kur’an, Kutsal Kitaplarından ötürü Yahudi ve Hıristiyanları ”Kitap Ehli” olarak adlandırır. Birçok peygambere ait –İsa Mesih de dahil olmak üzere — Kitabı Mukaddesteki olaylar ve kişilere ilişkin çeşitli referanslar Kuran’da yer alır.
Çoğu Müslüman, Kuran’ı ve İslam’ı daha önceki dinlerin ve onların kutsal kitaplarının bir uzantısı ve tamamlayıcısı olarak görür. Muhammed’in peygamberler dönemini kapattığına ve Kuran’ın ise Tanrı’nın insana verdiği vahyin doruğunu oluşturduğuna inanırlar. Onların düşüncesine göre, daha önceki peygamberler olsun, kutsal kitaplar olsun, Kur’an ile aynı mesajı verirler. Bununla beraber Müslümanlarla Hıristiyanlar İncil’i ve Kur’anı okuduklarında her iki toplum da fark eder ki, bu kutsal yazılarda benzer taraflar olmakla birlikte hayati önem taşıyan farklılıklar da vardır. Bu farklılıklar Müslümanlara göre tarihin akışı içerisinde Kitabı Mukaddes’e Yahudilerle Hıristiyanların yapmış olduğu eklemeler ve tahrifata dayanır. Müslümanlar bu yenilik ve tahrifatın peygamberlerin Tanrı’dan almış oldukları ilk kutsal kitaplarda bulunmadığını ileri sürerler.
Dahası, bazı Müslümanların iddiasına göre, Yahudiler ve Hıristiyanlar kendi mukaddes kayıtlarında yer alan ve Muhammed’e Tanrı’nın son habercisi olarak işaret eden ve Kur’an’ın da Tanrı’nın insanlığa son mesajı olarak önemini vurgulayan bazı bölümlerini yanlış tercüme etmişlerdir.
Bu iddiaların ışığında bizim burada iki önemli görevimiz var:
1- Müslümanların ekleme, tahrif ya da çeviri hatası olarak gördüğü Yeni Ahit’in bazı öğretilerinin kısa bir özetini vermek,
2- Bu görüşlere katılan Müslümanlara makul bir yanıt önermek.
Başlıkta yer alan ”Müslümanların bazı yanlış anlamaları” sözcükleri bir haksızlık sayılır mı? Bizim amacımız Müslümanlara hücum etmek ya da onları incitmek değil. Bizim ileri sürdüğümüz, yalnızca kimi Müslümanların İncil ve İncil’in ana mesajı üzerine önemli bir yanlış bilgiye sahip olduklarıdır. Ve bu yanlış anlamalar her nerede mevcut ise onları gidermeyi Müslümanlara karşı bir yükümlülük olarak görmekteyiz. O nedenle, inanıyoruz ki, bu çalışma, kısalığına karşın, gerek Müslümanların ve gerekse Hıristiyanların bakış açılarına göre dürüst ve açıktır. Bu arada, Hıristiyanların da İslam ve Müslümanlar hakkında sahip oldukları kimi yanlış değerlendirmelerin de farkına varmaları gerektiğini sanırız eklemeye gerek yok.
1- Hıristiyanlar Birden Fazla Tanrı’yamı Tapınırlar
Kuran’ın sık sık Yahudi ve Hıristiyanların tek Tanrı’ya ibadet ettiklerini kabul ettiği bir gerçektir. Keza kimi Müslümanlarca da Yahudi ve Hıristiyanların bir tek Tanrı ‘ya tapındıkları kabul edilir. Bununla birlikte Kur’an yine de Hıristiyanların birden fazla Tanrı’ya ibadet eden ya da Tanrı yerine İsa Mesih ‘e tapınan kişiler olduklarını da ileri sürer.
[Yine and olsun ki, ‘Allah üçün üçüncüsüdür’ diyenler de küfre batmıştır. Kur’an 5:73]
[Allah şunu da söyledi: “Ey Meryem oğlu İsa! Allah’ın yanında beni ve annemi de iki Tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin.?” Kur’an 5:116]
[Yemin olsun ki, ”Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler küfre batmışlardır. Kur’an 5: 17]
Bazı Müslümanların düşüncesine göre, Hıristiyanlar üç Tanrı’ya İnanmakla veya Tanrıya şirk koşmak suretiyle veyahut Tanrı yerine bir şahıs ya da başka şey koymakla putperest ve çoktanrıcı olmaktalar. Kuran’a göre, bir şeyi ya da kişiyi Tanrı’ya eş koşmak en büyük ve bağışlanmaz bir günahtır.
Hakikaten, çoğu Müslüman’ın görüşü Hıristiyanların üçlüğe değil de üç tanrıya İnandıkları ve üç ayrı tanrıya tapındıkları yönündedir.
Tanrı, Meryem ve İsa – ya da: Tanrı, İsa ve Kutsal Ruh. 1+1+1=3 yapmaz mı? Hıristiyanlar nasıl hesap yapıyorlar da 1+1+1=1 ediyor? Böylelikle Müslümanların gözünde Hıristiyanlar İslamlın en temel inanışı olan, ”Tanrı tektir ve ondan başka Tanrı yoktur” ilkesine ters düşmektedirler.
Dinsel bir tartışma ortamında, daha başından itibaren bir Hıristiyan, Müslüman arkadaşını Kutsal Kitap’ın da Tanrı’nın birliğine ve tapınılmaya layık tek Tanrı’nın yalnızca O olduğuna tanıklığı konusunda ikna edecektir. İşte Tevrat ve İncil’den bazı örnekler:
Senin Tanrın olan RAB benim….. Önümde başka ilahların olmayacaktır (Çıkış 20:2-3).
Tanrı’mız Rab birdir…(Markos 12:29).
İncil’in hiçbir yerinde Tanrı’nın ”üçün üçüncüsü” ya da İsa ile Meryem’in Tanrı’nın yanı sıra diğer iki tanrı oldukları ileri sürülmez. İncil’de Hıristiyanlarca bir insan olan İsa Mesih’in Tanrılaştığı da savunulmaz. (Bu nokta ikinci kısımda açıklık kazanacaktır).
Yine de bütün Müslümanların üzerinde hem fikir oldukları husus, yaşayan Tanrı’nın 1 sayısından daha büyük olduğudur; ne Müslümanlar ne de Hıristiyanlar Tanrı’yı 1 sayısı ile eşitlemekten de, 1 rakamını Tanrı ile bağlantılı düşünmekten de hoşlanmazlar. Müslümanlar şayet Tanrısallığın yanlış bir matematik formülle, yani (1+1+1=3) ifade edildiğinde ısrar ederlerse, (1x1x1)= kaç yapacaktır? Aynen herhangi bir bireyin 1 sayısından fazla olması gibi, Tanrı da 1 sayısından da herhangi bir sayıdan da fazladır. İncil’in sözleriyle :
Sen Tanrı’nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun! Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar (Yakup 2:19).
Cinler, Tanrı’nın bir olduğuna inanırlar. Bu, Tanrıya itaat etmede onlara yardımcı olur mu? Gerçekten, Tanrı’nın hakiki hizmetkarları olmak için Tanrı’nın birliğini ve yalnızca Onun Tanrılığını itiraf etmemiz gerekir. Ama daha da ötesi, Tanrı’nın kim olduğunu anlamalıyız. Büyük bir merhametle bizler için ne yaptığını, bizden beklentisinin ne olduğunu ve Ona hizmet için yapmamız gerekenleri de anlamalıyız. Müslümanlar da Hıristiyanlar da bu tek Tanrı’nın kendini tanıtışı ve Onunla kuracakları ilişkin nasıl olması gerektiği üzerine bilgi edinilmelidir.