Kurtarılma: Günahın Esaretinden Özgür Bırakılma Kutsal Kitap’ın, insanın günah içerisinde ölü olduğunu söylediğini gördük. Kutsal Yazılar’ın insanın ruhsal durumu için yaptığı diğer bir tanım, insanın günaha köle olduğudur (Romalılar 6:20; 2. Petrus 2:19). Ruhsal olarak ölü insanın yeniden doğuşa ihtiyacı olduğu gibi, günaha köle olan insanın da kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Kurtuluş, kefaretin ödenmesiyle, günaha kölelikten serbest bırakılma anlamına gelir. Günaha Kölelik Eğer insan ruhsal olarak özgür olsaydı, kurtuluşa ihtiyaç olmayacaktı; fakat günaha olan esirlik bir gerçektir. Bu bir hayal değildir, her insanoğlu için ortak bir gerçektir. Günah, mükemmel bir hilekardır. Bizi başlangıçta sonsuz zevklerle çeker, fakat izleyecek olan olayların sonucunu ya da bedelini söylemez. Yaratılış 3’te, günahın korkunç gerçeği bizlere gösterilmektedir. Sonraki bölümde de, günahın sonuçlarını bir insanın kendi kardeşini öldürmesi şeklinde görürüz. Yaratılış 6’ya baktığımızda da günahın baskınlığını her açık bir şekilde insanda görebiliriz: “RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte” (ayet 5). Yeni Antlaşma’da insanlar Tanrı’nın Oğlu’nu öldürdüklerinde, günahın gücü en korkunç doruk noktasına ulaşır. Bundan sonra, Yeni Antlaşma günahın sonuçlarını korkunç bir açıklıkla dile getirir (Romalılar 1:1832 gibi). Romalılar 7’de Pavlus, her insanın deneyimini kelimelere döküyor: “Yasa’nın ruhsal olduğunu biliriz. Ben ise bedenselim, günaha köle gibi satılmışım. Ne yaptığımı anlamıyorum. Çünkü istediğim şeyi yapmıyorum; nefret ettiğim ne ise, onu yapıyorum” (ayet 1415). Bu, İsa’nın bizleri kurtarmaya geldiği köleliktir. Kurtarıcı İsa günahkarları günaha kölelikten kurtaracak olan fidye bedelini ödedi; bu bedeli de bir kez ve sonsuza dek geçerli olacak biçimde ödedi. İsa bizleri şunlardan kurtardı: · Her suçtan (Titus 2:14) · Günahın etkisinden (Romalılar 6:18, 22) · Yasanın lanetinden (Galatyalılar 3:13) · Yasaya tutsaklıktan (Galatyalılar 4:4) · Ölümden (Eyüp 5:20) · Cehennemden (Mezmur 49:15) Kefaret, kölelikten satın almak anlamına gelir; fakat özgür kılınmamız için ödenen bedel oldukça büyüktür. Bu bedel, bizim ödeyemeyeceğimiz bir şeydir. Petrus’un altın ya da gümüşle değil, Tanrı Kuzusu’nun değerli kanıyla kurtulduğumuzu söylemesinin sebebi budur (1. Petrus 1:1819). Bu bedeli sadece İsa ödeyebilirdi. Fidye Bedeli İsa bizlere, dünyaya geliş sebebinin ‘canını birçokları uğruna fidye olarak vermek’ olduğunu söyler (Markos 10:45). Fidye kelimesini, birisi kaçırıldığı zaman özgür kalması için fidye istendiğinde duymaya alışığızdır. İsa, ölümünün bizleri özgür bıraktığını öğretir. O, hayatını günaha köle olanların özgürlüğünün bedeli olarak vermiştir. Kurtarış, yüksek maliyetli bir iştir. Petrus bizlere bunu hatırlatır ve Pavlus da Efesliler 1:7’de yer alan sözüyle yine aynı şeyi vurgular; “Tüm bilgelik ve anlayışla üzerimize yağdırdığı kendi lütfunun zenginliği sayesinde, Mesih’in kanının aracılığıyla Mesih’te kurtuluşa, suçlarımızın bağışına sahibiz” (Efesliler 1:78). Fidye bedeli İsa’nın kanıdır; başka bir deyişle de, O’nun çarmıhtaki ölümüdür. Bizler İsa’nın öğretileri ile ya da mucizeler yapabildiği gerçeği ile kurtuluşa kavuşmadık. Kurtuluşumuzu sağlayan şey, O’nun çarmıhta gerçekleştirdiği eylemdir. Fidyenin sanki hakkı varmış gibi Şeytan’a ödendiğini düşünmemeliyiz. Bir zamanlar günahın köleleri olduğumuz doğrudur, fakat Şeytan’ın gücü bir istilacının ya da gaspçının gücüdür. O’nun, herhangi bir sahiplik hakkı yoktur. Bizleri yaratan Tanrı’dır ve her türlü hak O’na aittir. Böylece fidye ücreti, bizim günah işleyerek çiğnediğimiz Tanrı’nın Yasası’nın gereklerini yerine getirmek için ödenmiştir. Yasa, günahın ücreti olarak günahlının ölmesini talep eder. İsa, çarmıhta kanını döktüğünde, bu talebi halkının yerine kendi sağlamıştır; günahımızın tüm sorumluluğunu üstlenmiştir. Bu, suçu ve suçun cezalandırılmasını da içerir. O’nun ölümü, Tanrı için geçerli olan tek ödemedir. Dikkate Değer Bir Alıntı… “Bizler Tanrı ile yakın bir birliktelik sağlamak ve özgür olmak için yaratıldık, fakat kendimizi sadakatsizlikle rezil ettik. Bu günahkar dünya ve onun değerleri ile önce flört ettik, sonra da zina yaptık. Dünya ruhlarımıza karşılık; cinsellik, para, şöhret ve değiş tokuş ettiği diğer herşeyi teklif etti. Fakat İsa; bizim sadık güveyimiz ve sevgilimiz, bizleri geri almak için pazar yerine girdi. Kendi kanını önerdi. Bundan daha büyük bir fiyat yoktur. Ve sonunda bu hale geldik. O bizleri, eski günahkarlığımızın paçavraları ile değil, doğruluğun yeni giysileri ile yeniden giydirdi.” James Montgomery Boice Bunları Düşünün İlk defa günaha köle olduğunuzun farkına vardığınızda ne hissettiniz? Galatyalılar 3:13, yasanın lanetinden kurtulduğumuzu söyler. Bu lanet nedir? Pavlus’un 10. ve 13. ayetlerde Eski Antlaşma’dan yaptığı alıntıya bakarak cevaplayınız (Yasanın Tekrarı 27:26 ve 21:23). Ek Okuma John Stott, Basic Christianity, IVP Aklanma: Tanrı Tarafından Kabul Edilmemizi Sağladı Aklanma, Tanrı’nın suçlu durumdaki günahkar kişiyi doğru saydığı, yasanın adil gereklerini yerine getiren yüce bir eylemdir. Aklanma Mahkumiyeti Kaldırır Aklanma, mahkumiyetin zıttıdır. Bizler günahımız yüzünden Tanrı tarafından yargılandık (Yuhanna 3:1820). Eğer O’nun yargı kürsüsünden önce var olsaydık, Tanrı bizleri suçlu bulacaktı ve bunun sonucunda cehenneme mahkum edecekti. Bu karar, doğru ve yasaya uygun bir karar olacaktı. Aklanmada, Tanrı yargısı bizleri davadan beraat ettirir. Masum olduğumuzu söylemez, çünkü masum değiliz; ama beraat ederiz. Mahkum edilmeyiz, fakat kutsal Tanrı için kabul edilebilir olarak tanımlanırız. Düşüncemizde suçumuzu ve asıl hak ettiğimiz yer olan cehennemi taşırız; bu Tanrı’nın sevgisinin ve lütfunun en büyük ispatı olmalıdır. Tanrı bunu nasıl yapabilir? Eğer suçluysak, nasıl bağışlanmış olduğumuzu söyleyebilir? Tanrı yasasının dışına çıkar mı? O günahımıza karşı gözünü kapar mı? Günah hakkında yargı üzerine yaptığı tüm açıklamaları unutur mu? Bunların hiçbirisini yapmaz. O hala kutsal olan Tanrı’dır ve günahı göz ardı edemez. Eğer Tanrı bizleri aklayacaksa, bunu kendi kutsallığından ve adaletinden ödün vermeden yapmalıdır. Tanrı’nın bunu nasıl yaptığı, bizlere Romalılar 3:2126’da anlatılmaktadır. Bu bölüm, Tanrı’nın “bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için” yaptığını söyleyen kelimelerle sona ermektedir. Bize Doğruluk Verir Aklanma sadece mahkumiyeti kaldırmaz, aynı zamanda bizlere doğruluk verir; bu doğruluk Tanrı’nın artık bizimle olan ilişkisinin temelini oluşturur. Doğruluk, Romalılar 3:21’in de söylediği gibi “yasadan bağımsızlık”tır; yani Tanrı’nın yasasını yerine getirmek için bir şey yapmamız gerekmediğidir. Bu, Tanrı’nın bizlere vermiş olduğu bir şeydir; Tanrı’dan gelen doğruluktur. Aslında, Mesih’in doğruluğudur. Tanrı bizleri günahsız olan Oğlu’nun doğruluğu ile değerlendirir. Bu, şaşırtıcı bir gerçektir ve Hıristiyan Müjdesinin kalbidir. Bizim kendi doğruluğumuz, Tanrı’nın gözünde kirli paçavralar gibidir (Yeşaya 64:6). Eğer Tanrı tarafından kabul edileceksek, bundan daha iyisine ihtiyacımız vardır. Filipililer 3:9’da Pavlus’un “iman sonucu Tanrı’dan gelen doğruluğa”kavuşmak isteyen bir Hıristiyan olmaktan hoşnut olması anlatılır. Yeşaya da yaşadığı aynı sevinci “RAB’de büyük sevinç bulacağım, Tanrım’la yüreğim coşacak. Çünkü çelenkle süslenmiş güvey gibi, takılarını kuşanmış gelin gibi, bana kurtuluş giysisini giydirdi, beni doğruluk kaftanıyla örttü” diyerek ifade etmektedir (Yeşaya 61:10). Aklanma Nasıl Gerçekleşir? Romalılar 3, bizlere aklanmanın nasıl gerçekleştiğine dair yanıt verir: · Bizlere iman yolu ile gelir (ayet 22) · Tanrı’nın lütfunun bir ürünüdür (ayet 24) · Mesih’in bizler için yaptıklarının bir sonucudur O, bizleri kurtarandır (ayet 24) O, kanıyla günahlarımızı bağışlatandır (günah sunusu) (ayet 25). Oğlu’nu bizim yerimize ölmek üzere göndermekle, Tanrı adaletini ispatlamıştır. Günahlarımız gözden kaçırılmadı. Onlarla, Tanrı’nın her zaman uğraşılması gerektiğini söylediği gibi uğraşıldı. Günahlarımız cezalandırıldı, fakat İsa’nın üzerine yüklenmiş oldukları için ve de onların sorumluluğunu üstlendiği için; bizim cezamızı O çekti. İsa’nın eylemi üzerine, Tanrı suçlu bulunan günahkar insanları akladı. O, Yasa’ya uygun bir şekilde hareket etti; çünkü günahlarımız, O’nun Yasası’nın gerektirdiği şekilde cezalandırıldı. Günahlarımız İsa’ya yüklendi, Tanrı İsa’ya aslında bizlere davranması gerektiği biçimde davrandı – İsa ölüme terk edildi ve bizim yerimize öldü. İsa’nın doğruluğu bize yüklendi, bu sayede Tanrı artık bizlere İsa’ya davrandığı gibi davranmaktadır – Bizler Tanrı’nın çocukları olduk ve bizleri Tanrı kurtarılmış halkı olarak sahiplendi. Dikkate Değer Bir Alıntı… “Bu, doğru kılındığımız anlamına gelmez, tersine Tanrı bizleri doğru olarak dikkate alır ve doğru olacağımızı bildirir. Birçok insana bu çoğunlukla güç gelir. Bilinçli olarak günah işledikleri için, aklanmış bir konumda olamayacaklarını söylerler; fakat bunu söyleyen insanlar, aklanma ile ilgili bu harika ve önemli öğretiyi anlamadıklarını hemen gösterirler. Aslında aklanma bizlerde bir değişiklik yaratmaz; aklanma, Tanrı’nın bizlerle ilgili olarak yaptığı bir bildiridir. Ne yaptığımız ile ilgili bir sonuç değildir, tersine bizim için yapılmış bir şeyin sonucudur. Bizler sadece Tanrı’nın bizleri doğru olarak dikkate aldığı ve doğru olacağımızı bildirdiği düşüncesi ile doğru kılınmış oluruz.” D. M. LloydJones Bunları Düşünün Eğer kurtuluş bizlere bağlı olmayıp Mesih’e iman ile gelen lütuftan kaynaklanıyorsa, Hıristiyan olarak nasıl yaşadığımız önemli midir? Hiç sorun yaratmayacakmış gibi günah işlemeye devam edebilir miyiz? Cevap vermeden önce, Romalılar 3:18’i okuyun. Ek Okuma Joe Nesom, Be sure what you believe (Chapter 11, ‘Innocent before God’), Evangelical Press | |